Yapay Zekâ ile İş Verimliliğinde Dengeyi Kurmanın Önemi: Motivasyon ve Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkiler

Yapay zekâ destekli araçların iş yerinde yarattığı verim artışı tartışılmaz bir gerçek; ancak bu teknolojinin insan psikolojisi üzerinde ne tür etkiler bıraktığı uzun süredir merak konusuydu. Harvard Business School ve diğer araştırma gruplarının ortaklaşa yürüttüğü yeni bir saha çalışması, iş süreçlerinde generatif yapay zekâ kullanan katılımcıların elde ettiği çıktının kalitesinin belirgin ölçüde yükseldiğini gösterirken, motivasyon ve ruh hali açısından kayda değer olumsuz etkiler de tespit etti.

Deneyde, katılımcılar iki gruba ayrıldı. Birinci gruptakiler yazı, sunum ve veri analizi gibi görevleri geleneksel yöntemlerle üstlenirken; ikinci gruptakiler aynı işleri ChatGPT veya benzeri büyük dil modellerini entegre ederek yaptı. Sonuçlar çarpıcıydı: Yapay zekâ destekli grubun hazırladığı rapor ve sunumlar ortalama %30–40 oranında daha yüksek değerlendirme puanı aldı ve tamamlanma süreleri de yaklaşık %25 hızlandı. Buna karşılık, aynı grup bir dizi psikometrik testten geçerken düşük içsel motivasyon, artan zihinsel yorgunluk ve iş tatmininde düşüş yaşadı.

Araştırmacılar, verim ve kalite arasındaki bu “tandem”in uzun vadede sürdürülebilirliğini sorguluyor. Çünkü yapay zekâ, rutin ve tekrarlayan iş yükünü hafiflettiği ölçüde kullanıcıları “sürekli denetleme” ve “sonuçları kontrol etme” stresine itti. Bir katılımcının ifadesiyle: “Yapay zekâ bana hız kazandırırken, her çıktıyı defalarca gözden geçirmek zorunda bırakıyor. Hata yapma korkusu ve ‘gerçekten bu benim katkım mı?’ ikilemi bitiriyor motivasyonumu.” Bu durum, çalışanların yapay zekâyla kurduğu ilişkinin sadece bir araç-kullanıcı etkileşimi olmadığını; aynı zamanda güven bağları, etik sınırlar ve özerklik algısını da etkileyen karmaşık bir süreç olduğunu gösteriyor.

Uzmanlar, kurumların bu yeni dengede yalnızca teknoloji yatırımı yapmakla kalmayıp, aynı zamanda çalışanların psikolojik dayanıklılığını da güçlendirecek stratejiler geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Sürekli eğitim, açık iletişim kanalları ve dinlenme-performans dengelemeleri, yapay zekânın faydasını uzun soluklu hale getirmek için atılabilecek adımlardan bazıları. Aksi takdirde, kısa vadede patlama etkisi yaratan verim artışı, uzun vadede mutsuzluğun ve tükenmişliğin fitilini ateşleyebilir.

Sonuç olarak, yapay zekâ potansiyeliyle iş dünyasında devrim yaşanırken, insan odaklı yaklaşımlar da ihmal edilmemeli. Zira teknolojinin getirileri kalıcı başarıya dönüşürken, çalışma ortamının ruhsal dengesi korunmazsa kazanımlar gölgede kalabilir.

https://www.zdnet.com/a/img/resize/42a88d373b6c2ad0fdd84ae8b4bfbaa1a9724615/2025/05/14/154962a6-1451-4413-8516-40d59070c3bf/gettyimages-1804624432.jpg?auto=webp&fit=crop&height=675&width=1200

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir